Süregelen Hayat Çırpınışları ve Diğer Şeyler

By | 11:12 Leave a Comment


Merhabalar herkese, uzunca bir ara oldu değil mi?

Bu aralar fazla kitap okuyamadım; hem benim yoğunluğum hem de gelişen olaylar hasebiyle.

Öncelikle bu bloga pek uygun olmayacak bir yazı olabilir ama yazamadan da duramadım.

Malum Gezi Olayları'nın yıl dönümü yaklaşıyor.

301 insanımızı kaybettik Soma'da. Geçen gün de bir inşaat işçisi hayatını kaybetti iş başında. Ne söylesek boş, önlemler alınmadıkça, savsaklandıkça bu böyle devam eder maalesef.

Hala değişmeyen statik sistemin parçasıyız ve çarklar bizi de ezmek için tüm gücünü kullanıyor.

Okuyan insanlar olarak bir şeyleri -belki de sadece kendi içimizde- değiştirebilme gücünü kendimizde bulabiliriz diyoruz.

Değiştirebiliyor muyuz? Bilmiyorum. En azından ben kendi adıma çabaladığımı söyleyebilirim.

Her gün şu başlıkta yazdığım "Süregelen Hayat Çırpınışları ve Diğer Şeyler"le boğuşuyoruz çoğumuz. Kimimiz kat be kat fazla.

Bohem olmak istemediğim zamanlardan birindeyim ama elden ne gelir. 

Yine de hayat devam ediyor, paylaşımlarım devam edecek. 

Yaz geldi, belki birçoğumuz bunun sevincinde az da olsa. Havalar sıcak, günlük güneşlik falan. Ya mevsimlik işçiler? Onların durumu içler acısı. Hele kadınlar... 

Dileğim bir an önce "ülkecek" ve özünde "bireysel" olarak toparlanmamız.

İlk önce "İnsan Hak ve Özgürlükleri" bildirgesini özümseyerek başlayabiliriz mesela. 

Her şeyin "para" denilen o kutsal yaratım (!) olmadığını idrak ederiz belki.

Ya da insanların "eşit" olduğunu, kimseyi benliğinden dolayı yargılamamız gerektiğini anlarız, ha?

Belki de rüya görüyorum, bazı siyasi yorumları okuduğumda dehşete düştüğüm anlar oluyor.

Neden bu yazıyı yazdım onu da bilmiyorum ama inandığım beş değer ile hayatın daha anlamlı olduğunu söylemek istedim sadece: Barış, Özgürlük, Eşitlik, Adalet ve Koşulsuz Sevgi.

Hepimiz çırpınıyoruz bu hayatın içinde ayakta kalabilmek için, bunu yaparken de bu beş değere sahip olmak inanın bu hayatı daha yaşanılabilir kılıyor. Ama bencil bir bakışla değil, evrensel bir bakışla savunmak gerekiyor.

Türk, Kürt, İngiliz, Alman, Müslüman, Ateist, Yahudi, Heteroseksüel, Biseksüel vs. fark etmiyor.

Sadece milyarlarca insan olduğunu bilin ve herkesin aynı koşullarda yaşama hakkı olduğu gerçeğini göz ardı etmeyin yeter.

Nacizane...

Sadece bir yazı, içimden dökülen...

Hümanist saçmalaması olarak görüp görmemek size kalmış.

Dipnot: Her bireyin düşündüklerini sokağa çıkarak söyleme hakkı da dikkate alınarak Gezi Olayları'nın yıldönümünde kötü şeylerin yaşanmaması dileklerimle, provakasyona da prim verilmemeli tabi.

Şu birkaç ayda yüzlerce insan kaybettik, acımız büyük, daha da artmasın.


Sevgiler,
Em


0 yorum:

Yorum Gönder