Frank Harris - Bomba (Tarihi Kurgu Kitaplar - No:11)

By | 04:39 Leave a Comment

"Ben Afrika'da kanat çırpan kelebeğin Kuzey Amerika'da yarattığı kasırgayı istiyorum. Ben kaos istiyorum!"





Sayfa Sayısı: 288
Basım Yılı: 2011
Orjinal Adı: The Bomb
Kaos Yayınları


19. yüzyıl kapitalizminin çalışma koşullarını ve o günün zalimane atmosferini gayet iyi yansıtan Bomba, proleter romanın da habercisidir. Günde on iki saatten fazla çalıştığı halde açlıkla pençeleşen insanların, olağan çalışma koşulları için sürdürdükleri mücadeleyi sıra dışı, etkileyici örneklerle okura sunarken, sekiz saatlik işgünü talebini, peş peşe patlayan grevleri ve Amerikan basınının işçilere karşı düşmanca tutumunu da çarpıcı örneklerle aktarır.


1 Mayıs'a kaynaklık eden Haymarket Olayı'na ve arka planındaki işçi mücadelelerine güçlü bir ışık tutan Bomba, Frank Harris'in tutkulu ve belâgatli dilinden bir solukta okunacak sürükleyici bir roman.








Frank Harris'in (1856-1931) Birinci Baskıya Önsözü'nden:

"1885 ve  1886 boyunca Chicago'da işverenlerle emekçiler arasında yaşanan çatışmaları yakinen takip ettim... Fırsat buldukça konuyu mercek altına almaya ve ölüm cezasına çarptırılan Sosyalistlerin, paylarına düşen ve kapitalist basın tarafından sevinç nidalarıyla kutlanan bu cezayı ne ölçüde hak ettiklerini irdelemeye karar verdim...  1907'de Amerika'ya gittim... Konu hakkında o kadar hassaslaşmıştım ki, Bomba'yı tasarlamaya başladığımda tek bir hadiseyi bile değiştirmeyip yaşanan her şeyi olduğu gibi kullanmaya kararlıydım. Kitap, bu bakımdan ana hatları itibariyle bir tarihtir ve gerçektir; çünkü kendi adına konuşacak olguların yokluğunda, tarihi öyküler hayata karşı dürüst olmalıdır."

Frank Harris
Londra, Şubat 1909




Haymarket Olayı:

Haymarket Olayı, 1 Mayıs 1886'da Louisville'de (ABD) başlayan işçi grevleri sonucu 4 Mayıs'ta yine aynı şehirdeki Haymarket Alanı'nda meydana gelen olaydır. 1886'da Chicago'da toplanan Amerika İşçi Sendikaları Konfederasyonu, 8 saatlik iş günü için 1 Mayıs'ı grev ve 8 saat uygulamasını fiili olarak hayata geçirme günü olarak belirledi. 1 Mayıs 1886'da, grev ve gösterilere yarım milyon işçi katıldı. Irklar arasındaki dayanışma da o gün en yüksek noktaya ulaştı. Louisville'de (Kentucky) 6 binden fazla siyah ve beyaz işçi, birlikte yürüdü. O dönemde Louisville'deki parklar, siyahlara kapalıydı. İşçiler, sokaklarda yürüdükten sonra hep birlikte Ulusal Park'a girdi. Her eyalet ve kentte, siyah ve beyaz işçilerin birlikte yaptığı gösteriler, gazeteler tarafından, 'Böylece önyargı duvarı yıkılmış oldu' şeklinde yorumlanmıştı. Grev ve gösteriler, 1 Mayıs'tan sonra da sürdü. İşçilerin çoğu 3 Mayıs'ta sokaklara çıktılar. McCormick'e ait fabrikadan atılan ve grevde olan işçiler de miting yaptılar. Miting sona ermek üzereyken McCormick fabrika düdüğünü çalarak, içerideki grev kırıcıları dışarı çıkarttı. Grev kırıcıları protesto etmek için bir grup işçi fabrikaya yöneldi. İşçilere ateş eden polis, 4 işçinin ölmesine, onlarcasının ise yaralanmasına neden oldu.

Bu saldırıyı protesto etmek için 4 Mayıs'ta Haymarket Alanı'nda miting düzenlendi. Miting tam dağılırken, kürsünün önüne, nereden geldiği belli olmayan bir bomba atıldı. Hemen polisin önünde patlayan bomba nedeniyle 7 polis öldü, 69'u ise yaralandı. Yüzlerce işçi asılsız ithamlarla tutuklandı. Tutuklanan işçilerden sekizi yargılanmak üzere seçildi: Albert R. Parsons, August Spies, Samuel J. Fielden, Michael Schwab, Adolph Fischer, George Engel, Louis Lingg ve Oscar Neebe.

Aralarından en gençleri olan "Louis Lingg" idamından bir gün önce intihar etti. 1889`da toplanan İkinci Enternasyonal'de Fransız bir işçi temsilcisinin önerisiyle 1 Mayıs gününün tüm dünyada Birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak kutlanmasına karar verildi.






Yorumum:  Frank Harris'in "Bomba" adlı kitabı konusu itibariyle bazılarınıza sıkıcı görünebilir; ancak öyle değil işte. Okudukça devamını, neler olacağını merakla bekliyorsunuz. Kimi zaman ana karakterin Elsie adında bir kadına olan aşkının anlatılışı sizi bir erkeğin kaleminden çıkmış olduğu konusunda şaşırtıyor, kimi zaman dönemin kapitalist düşüncesi ile yapılan acımasız uygulamalarının ete kemiğe bürünüp adeta gözlerinizin önündeymişçesine yaşandığına şahit oluyorsunuz ve ister istemez ürperiyorsunuz. 


Kitapta, Rudolph Schnaubelt adlı bir gencin "daha iyi bir gelecek uğruna" Amerika'ya gelmesi, eğitimli bir genç olarak burada sefaletin en dibine düşüp geçici işlerde çalışırken kötü koşullar yüzünden yitip giden hayatlara şahit olması, Sosyalist bir örgüte girmesi, burada Louis Lingg adlı bir "anarşist" ile tanışması ve hayatını tamamen değiştirecek olan "bomba"yı atması anlatılıyor. Rudolph diye biri yazarın uydurduğu bir kurgu karakter; ancak Rudolph ile biz bir yabancının Amerikan Vatandaşı olma arzusuna, Özgürlükler Ülkesi'nde iyi şartlarda yaşama ideallerine, aşkı tatmasına, haksızlıklara kalemi ve en sonunda elleriyle karşı çıkmasına tanık oluyoruz.






Ve Louis Lingg... Haymarket Olayı'nda kışkırtma suçuyla yargılanıp ölüm cezasına çarptırılmış, infazından bir gün önce, 10 Kasım 1887 günü hücresinde intihar etmiştir (ağzına soktuğu bir dinamit lokumu ile). Anarşinin aslında sistematize olmuş halini temsil eden biri olduğunu söyleyebilirim. 1864 Almanya doğumlu olan Lingg, idama mahkum edilirken şu sözleri de söylemiştir: "Sizi tanımıyorum! Sizin yasalarınızı, nizamınızı, kuvvete dayanan yetkinizi tanımıyorum! Bu yüzden asın beni!”


Kitap birçok altı çizilesi cümle ile dolu, bir kere daha okumakta fayda var:  

s. 40: " "Irk farklılıkları çiçek türlerinin farklılığı gibi gözümü okşuyordu."
"Birbirimizi üniformasız birer insan ve kardeş gibi göremeyecek miyiz?"
"Biz ölümlüler birbirimizle değil hastalıklarla ve ölümle savaşmak için eğitilmeliyiz."


NOTUM: 5 YILDIZ




0 yorum:

Yorum Gönder